9 Aralık 2008 Salı

Orhan Bey'in Kütüphanesi


Başka planlarım vardı, ama birdenbire karşıma çıkan bir link bu metne sebep oldu. 18 Aralık 2008 tarihini taşıyan bir The New York Review of Books metni, nedense mutlaka bahsetmem gereken bir metin: Maureen Freely'nin çevirdiği bu yazı, Orhan Pamuk'a ait. Her okuyan kendince bir yorum çıkaracağından benim ekleyeceğim çok öznel olacak: Bir zamanlar okuma sevdasına kapılırken karşılaştığım en etkileyici Türk yazarı olan Orhan Pamuk, yine bir zamanlar yayın sevdasına kapılmakta olduğum günlerde karşıma çıkınca, bambaşka zamanlarda bahsi geçen kütüphanenin pek çok mensubuna kimi sefer alelacele, kimi sefer biraz daha etraflıca dokunabilme fırsatını yakaladığımda, kitaplar, yazarlar, kütüphaneler gibi bu sitenin kapsamına girecek pek çok konuda romantik bir bakış açısından reel bir bakış açısına geçmeme yol açmıştı: kitaplar gerçektiler, yazarlar gerçektiler, kütüphaneler gerçek insanlar tarafından oluşturulurlar. Öğrendiğimi sandığım en önemli bilgi ise, kitabı yazmak için bir yazarın, kitabı basmak için bir yayıncının, kitabı saklamak için ise bir kütüphanenin mevcut olması gerçeğiydi. Bugün her birinden çeşitli sayılarda mevcut etrafımda, ancak hiçbirinin rahatlıkla hayatta kaldığını düşünmüyorum: Yazarların dertleri ayrı, yayıncılarınkiler apayrı, ama bugün her ne dense en çok kütüphanelere üzülüyorum. Yazdım ve muhtemelen daha fazla da yazacağım, ama farkında olduğum şu: Sıradan bir insan için kütüphane kavramının -belki doğmadan, belki doğduktan hemen sonra- çoktan öldürüldüğü, birkaç üniversite, kültür merkezi ve özel kütüphane ile, kıyıda köşede saklanmış halk kütüphanesi haricinde kapsamlı, işler, yeni yayınlara açık, çok dilli, herhangi bir vatandaşın rahatlıkla kullanımına açık kütüphane bulmanın hayal olduğu. Belki de bu nedenle her birimiz ısrarla kendi kütüphanemizi oluşturmaya çalışıyor ve yaşam alanlarımızı tonlarca kitapla paylaşmak durumunda kalıyoruz. Bu dünyaya bir katkısı bulunsun isteyenlerin bir kısmını yaşadıkları mahallerde kütüphaneler yaratmaya, yaratılmış kütüphaneleri yaşatmaya davet etsem, yeri midir bilemem, ama günün birinde Orhan Pamuk'un kütüphanesinin bir şekilde halka malolmasını, herhangi birimize açık bir kütüphaneye dönüşmesini dilediğimi bilirim, eğer o günü görecek olursak, muhtemelen en büyük kişisel kütüphaneyi görme ihtimalimiz de olacaktır.