Yazıları, kitapları, dergileri, gazeteleri, fotoğrafları, resimleri, filmleri, müzikleri, sanatı, insanları, hayvanları, davranışları, duyguları, zihinleri, rüyaları, hayatı...
16 Aralık 2008 Salı
İplerini Kesersin Tek Bir Hamlede
Teknolojiyi bir araç olarak kullanan bir yolcunun, yol notlarında görünen kalbine baktığımda, kendi içimi gördüğümü sanıyorum. Kalabalıkların caddesine yolum düştüğünde, caddenin kapısında durup beklediğim insanlar kimler acaba? İngiltere’nin druidlerinin ellerindeki oraklardan kesilen soru işaretlerinin üstüne, taç yaprakları asıyorum. Cümlelerin uzantısı, içine daldırdığım gayya kuyusundan elime yapışanları temizlediğimde ortaya çıkıyor. Sessiz gözlerimi içime doğru açıyorum, zamanı görüyorum, yaşlarım da içime akıp, içimi çürütüyormuş. Büyüsünü yitirmiş dünyaya tekrardan yeni büyüler kazımak niyetinde olan her bir müpteladan toplamaya niyetlendiğim sözlerini içimdeki kaplara saklıyorum, zamanı geldiğinde açıl susam açıllarla binbir gecede yeniden anlatacağım hepsini. Güldüğünde gözlerini kaybedenlerdensen, ağladığında nasıl geride kalmalarını bekliyorsun diye sorarsın kendine, kendin isterse cevap verir sana, der ki: sen gözlerini dışa karşı gülerek kaybet, içeride yaşların aksın düş ince ırmağında biriksin. Gözlerinin bir ikinci derisini oluşturan pusu içinden geçip karşındakini gerçek halinde görebilmek niyetiyle aştığın anda başlar bir yeni kâbusun. İplerini kesersin tek bir hamlede ardından görmeyeyim diye kaçarsın içerlere, örtersin üstüne karanlığı, susarsın ve dinlersin gözlerini. Anlatırlar sana, eski masalları, alır geri koyarsın içinden çıkan inci tanelerini, doldurursun testini ve bilirsin ki içeceksindir en zor anında, kana kana, tüm bu dönenlere ve tüm bu dolanlara. Açtığında içinin kapağını, dökülenlere bakamayacaksan ve toplayamayacaksan ardından, mühürle baldan mumlarla, bakma bir daha birikintilere, basma bir daha tellerinin üzerinden geçip gidemezsin, takılıp yırtarsın derilerini ve çıkar pür makyaj sakladığın yaralar, kendi gözlerini aşar ve başka gözler asılıverirler, tuz yerine, gömülürler iyice diplerine, ayrılır zor birleştirdiğin iki yakan, biri susar ve koparttığı dilini ödünç verir ötekine, öteki dillenmeye kalmadan geriye atar kaçak adımlarını, kaçar kantarın topuzu ve aralarındaki çukur kadar açılır giderler kendi yakalarına.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder