20 Aralık 2008 Cumartesi

They are designing what you want to read...

They are designing what you want to read, what you want to listen. I am talking about the authorities, every sort of them.

Ne yazıp çizeceğimi başkalarına bakarak belirlemekten bıktım. Bütün bu notların öyküsü...

Sabahleyin uyandığında ilk yapman gereken, gün boyunca insanların senden bekledikleri ifadeyi suratına yapıştırmak oluyor. Uzun banyo seansları, tıraş sefaları...

Je suis teresa fatigué

İçine doğru yaptığın arayışlarda, karşına nefret şekline bürünmüş isyanların çıkıyor. Ne yapıp yapmaman gerektiğiyle ilgili kararları sana sormadan alıyor bütün bu insanlar, hayat tahtasındaki yerini onlara bakarak bulmanı istiyorlar. İşte sırf bu nedenle içine kaçmıyor musun sen? Bir kaplumbağa yaşamı, kaplumbağa hızı ve kabuğu. Maskeler yerine kabuklar icat ediyorsun kendine, sonra da parmağın durmadan bu kabuklarla oynayıp duruyor. Kendi içine parmak atıyorsun, kendi içine doğru kusuyorsun.

Bir nehir akıyor, içinden içine. İçten içe. Bir iç acıdan bir iç yaraya. İçin acıyor. Niçin acıyor? Çocuk gibi kelime oyunları yapmasana. Neden? Kelime oyunlarıyla derdiniz ne? Sizin oyunlarınızı sevmediğim için kelimelerle oynuyorum ben. Taşlarım, piyonlarım harflerden oluşuyor. Yan yana gelmesinden hiç hoşlanmayacağınız kelimeleri yan yana getiriyorum ben. Ben yapıyorum, ben. Büyük bir ego içimde büyüyor, toplumsal kurallarınıza küfreden, cümlelerin sonunu getiremeyen.

Diplomalarınızı, aptal eğitim süreçlerinizi, bugüne kadar neleri bilmemden çok neleri bilmemem gerektiğiyle ilgili anlattıklarınızı, alın başınıza çalın. Ne diyordunuz üniversiteye başladığımda, bugüne kadar öğrendiğiniz her şeyi unutun ve yeni baştan başlayın. Ne diyordunuz, şirketinize ilk girdiğimde, üniversitede öğrendiklerinizi unutun ve bizi dinleyin. Askere aldığınızda ne diyordunuz, bugüne kadar bildiğiniz her şeyi unutun ve yeni baştan hayatı öğrenin. Yıllarım hep yeni baştan başlamakla geçti. Bir sene anlattığınızı öbür sene hükümet kararıyla değiştiriyordunuz. Bir sene hangi parti baştaysa, onun öncülleri iyiler safına geçiyor, onun tarihi büyüklerini öğretiyordunuz. Dönemlerin çocuğu, kitap yazsam ne güzel bir isim olurdu.

Parçalı bilgilerinize yama olmaktan sıkıldım artık. Neredeyse öğrenmemeyi kabul edecektim, az kalmıştı bilgiden tamamen uzaklaşmama. Ne denir, yanlış haber, miseducation.

Bildiğim diller içiçe giriyor ve hiçbiri tek başına beni ifade etmeye yetmiyor. Neden dile kurban edecekmişim söylemimi? Neden sahip olduklarımı, sırf siz dil polislerini mutlu edip, dili kurtaracağım diye ifade edemeyecek duruma gelecekmişim? Benim yerime siz konuşun öyleyse.

Dinlenmek istiyorsan, insanların dinleyecekleri şekilde konuşmalısın. Kimin dikkatini çekebilirim ki? Kime derdimi anlatabilirim?

Hiç yorum yok: