3 Ağustos 2019 Cumartesi

"Son Şeyler Ülkesi" Hakkında


Cüneyt Cebenoyan

Yirmi yıl önce, Ağustos başladığında, üniversitenin üçüncü sınıfının yazında, kendimi kitaplara vermiş, bir yandan geç okumaya başladığım Bilge Karasu'nun yapıtlarını tek tek kat ediyor, öte yandan bitirme tezimin konusuna karar vermek için karıştırdığım kuram kitapları kapsamında Richard Sennett'in Gözün Vicdanı'nı okuyordum; bir de Paul Auster'ın Son Şeyler Ülkesinde romanını almıştım. Günlerin bir kısmını o zamanlar yaşadığım Ortaköy'deki evde geçiriyordum ama ailemin yazlarını geçirdiği Yalova'daki Aydınkent sitesine çağrılıyordum her annemle konuştuğumda, dolayısıyla bir süre sonra Kabataş'tan deniz otobüsüne atlamış Yalova'ya geçmiştim. Bu sefer deniz kıyısında, insanların cıvıl cıvıl kaynaşarak tatil yaptığı sitede kendimi okumaya verebilmiştim. O sene, on yıl kirada kaldığımız yazlık evden çıkmış, yeni bir ev satın almıştık daha kuytu bir noktada; deniz manzarası çok güzeldi bu yeni evin, bir de sitenin hayhuyundan uzak kalabiliyordum. Ben sakin bir yaz ümidiyle okumalarımı sürdürüyordum, Auster'ın aslında Nazi felaketinin kurbanlarından biri olan Anne Frank'ın günlüğünden ve yaşamından esinle yazdığı, bir yıkım atmosferinde hayatta kalmaya çalışan kahramanlarıyla hatırladığım Son Şeyler Ülkesinde'yi bitirmiştim ama daha okuduğumu değerlendirmeye bile fırsat bulamadan, bir pazartesi gecesi salıya bağlanırken, sabaha karşı büyük depremin sarsıntılarıyla, mahşeri gürültüler eşliğinde uyandım ve uzun uzadıya anlatmak hiç istemediğim bir felaket sonrasında hayatta kalanlardan biri haline geldim. O andan sonrası kötüsüyle iyisiyle o ana kadarki ömür kadar süren bir ömür geçirdim, bedenimde olmasa da ruhumda ve aklımda bazı zedelenmeler oldu, ama başka şekilde gelişseydi de olaylar o zedelenmelerin benzerleri olurdu belki de. Çok sevdiğim insanlar, çok sevdiğim mekânlar ortadan kayboldu; her şey karman çorman hale geldi; bazen kendimi Son Şeyler Ülkesinde hissettim kimi zaman, işin kötüsü o romanı da etraflıca hatırlamıyordum artık. Bu aralar o romanı tekrar okumaya niyetliyim, Paul Auster hakkında kapsamlı bir yazı/çalışma niyetiyle oradan geçmeliyim tekrar diye düşünüyorum. Ayrıca Anne Frank'a da yoğunlaşmak istiyorum, Amsterdam'a seyahat ettiğim zaman evinin önünden geçip kalabalıktan girmemiştim evine, şimdi gitsem gene girmek istemem galiba ama belli olmaz. Birtakım insanların kurdukları teşkilatlarla başka insanların imhasını organize etmesi Nazi kâbusuyla kalmadı, o günden bugüne pek çok yerde tekrar yaşanıyor. Sokaklarda yanlarından geçtiğim ve çöp toplayan ya da yardım isteyen insanların Son Şeyler Ülkesinde dolaştıklarını görüyorum ve hem üzülüyorum hem de öfkeleniyorum. Nedense üzüntüm son zamanlarda özellikle sokakta yaşayan dev köpekleri gördüğümde gözyaşı haline geliyor ya da Kadıköy murallerinde ölmüş köpeklerin anısına çizilmiş suretlerini gördüğümde.

Bu sabah sıradan bir cumartesiye uyandığımı sanarken bilgisayarımı açıp sosyal medyaya baktığımda Cüneyt Cebenoyan'ın elim bir trafik kazasında vefat ettiğini öğrendim. Yirmi yıl önce benim Aydınkent'te geçirdiğim depremde, iki site ötedeki Yüksel Sitesi'nde oğlunu ve annesiyle babasını kaybeden bu kültür yazarını bir biçimde uzaktan ilgiyle izlerdim. Hayatın trajik darbelerini fazlasıyla yaşamış, ülkenin yoğunluğu hiç azalmayan üç ölümcül meselesine (terör saldırıları, deprem felaketleri ve trafik kazaları) ailesini kurban veren Cüneyt Bey'le hiçbir zaman tanışmadım ama varlığı, yazdıkları, acısıyla tatlısıyla kendisini ifade etmesi beni mutlu kılardı, Son Şeyler Ülkesinden uzaklaşılabileceğini düşündürtürdü. Şimdi Auster'ın kitabından yine uzak durmama sebep olacak trajik bir veda Cüneyt Bey'in aramızdan ayrılışı. Başka bir ömrü olursa bir yerde talihinin bu sefer yaver gitmesini dilerim.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Mert harikasın yazılarını okuyorum başarılarının devamını diliyorum.

Adsız dedi ki...

Ben de ayni fikirdeyim bir onceki yorumcuyla. Lutfen yazmaya devam edin. Ozellikle, Paul Auster Siri Hustvedt spekulasyonu yaziniz cok iyiydi

Adsız dedi ki...

Çok etkiliyici,başarılar.