12 Ekim 2009 Pazartesi

Birikmiş kitaplar...


Hayatın içindeki telaş artınca okunacak kitaplar bir yerde yığılıyor, bir masanın üzerinde, kütüphane raflarında, yatağın yanıbaşındaki komodinde, orada burada... İki ay önce taşınınca eşyalarımı düzenli tutmaya niyetlendim, ancak bu düzen meselesinde biraz suyunu çıkarmış olmalıyım, çünkü on beşi aşkın senedir kâğıtlara yazmış olduğum tüm notları bilgisayara geçirip adamakıllı istiflemek niyetiyle giriştiğim çabanın boyutlarını kestiremediğimden hâlâ günde otuz-kırk sayfayı dizmekteyim. Kabaca 2009 boyunca bu temponun süreceğini hesaplıyorum, bitirdiğimde haber veririm.

Tabii bu süreçte biriken kitaplara da arada bir kafamı dağıtmak için el atıyorum. Bunların kısa bir listesini vereyim, diyelim ki ilk beş:

1. Ayfer Tunç, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi. Şu anda okuduğum enfes bir panoramik çağdaş masal. Yılankavi bir anlatı. Ortalarındayım ve hiç şaşmadan günde yirmi, yirmi beş sayfa okuyorum ve çok eğleniyorum.
2. Douglas Coupland, Generation A. Geçen haftalarda Robinson Crusoe 389'un önünden geçerken vitrinde görüp alelacele kapmıştım. X Kuşağı'nın yazarından arılardan sonraki dünya hakkında öngörüler...
3. Roberto Bolaño, 2666. Bugün aldım ve hemen okuma listemin ön sıralarına yerleştirdim. Daha önce hiç Bolaño okumadığım için heyecanlıyım. Ayrıca tuğla kalınlığıyla bana meydan okuyor. Elimdeki İngilizce nüsha 898 sayfa. Şilili serseri yazarın ölmeden önce tamamladığı son romanı.
4. Yaşar Kemal, Karıncanın Su İçtiği. Büyük ustanın Bir Ada Hikâyesi'ne geçen ay başlamıştım, hemen yapıtın çıkmış olan diğer iki cildini de istetiverdim, Gergedan Kitabevi'nden. Sağolsunlar hemen getirdiler, ancak ilk cildi bitirdikten sonra bunu ve devamı Tanyeri Horozları'nı henüz bekletiyorum. Eğer daha heyecan verici yapıtlar araya girmezse yakınd başlayabilirim umarım.
5. 11.B. Yani bienalin metinleri. Daha çok nesne kitap olarak ilgimi çektiği için aldım, bir de sevgili dostlarım İlkay ve Emre'nin emekleri için. Elbette başka dostlar da işin içinden çıktı. Ama itiraf edeyim, henüz bienal sergilerini gezmedim ve endişelerim sadece metinlerle yetineceğim yönünde, umarım haksız çıkarım.

Bu listeyle yeniden aktif olarak bloglamaya geri dönmeyi de umuyorum. Bakalım artık...

Hiç yorum yok: