22 Kasım 2008 Cumartesi

Lodos Fırtınası

Yok aslında aklımda somut bir mesele yazmak için. Bir oyuncağı deneyen çocuk gibiyim şu anda. Ahkâmımı sunabilmek için, kendi kendime oynadığım oyuna başkalarını da davet edebilmek için, sanırım prova alıyorum. Bir süre böyle gider bu. Eğer gerekli çabayı gösterirsem.

Denemelerle geçecek bir ömür. Sınavlar gerçek değil. Boşa atılan kulaçlar... Boşlukta atılan... Doğrudur, bazıları ömrünü yok yere laboratuvar faresi biçiminde yaşıyor. Ben hangi bazılarına dahil olduğumu bilmiyorum. Soruları çıkartabilirim ama cevaplarını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğimi biliyorum. Emin olmanın gafletine düşmekten korkuyorum.

Okumanın hayatın amacı olması mümkün mü? Ben seçersem olur. Seçtiğimi niye seçtiğimi açıklamak zorunda değilim. Seçtiğimi seçmek zorunda değildim, ama seçtim işte. Bir başkası, seçtiğimin yanlış olduğunu iddia edebilir, ama bu, ancak, onun kendi bulunduğu yerden görebildiği kadarıyla yaptığı bir ahkâmdır. Ne o haklıdır, ne de ben; ama ben kendim için seçtiğimi kimseye karşı savunmak zorunda değilim. Dolayısıyla okumayı seçmişsem, hayatın amacı olarak, o hayatın amacıdır, diğer kişilerin amaçları o kişilerin amaçlarıdır.

Yine de, seçmiş olsam bile, derim ki hayat benim istediğimin ötesindedir. Ben ne kadar kendi isteklerim doğrultusunda ilerlemeye çalışırsam çalışayım, bir de başkalarının tek tek ve toplam olarak oluşturduğu bir kısmı daha var hayatın ve o kısımdır işte benim istediğimin ötesinde olan. Eğer hayat ben olsaydım sadece, işte o zaman hayatın amacı okumak olabilirdi, ama ben değilim sadece hayat. Yine de benim hayatımın amacı okumak olabilir. Benim amacım kimseyi ilgilendirmez, benden başka.

Yerden, gelişine... Zihnin içinde ifade ararken, lodos fırtınasında bunlar uçuştu, denerken. Denemeye devam etmeli, belki de deneme yoğunluğunu artırmalı. Cümlelerin içinde bulunduğu saklambaç halleri yorucu olabiliyor. Bu cümlelerden okuduğunuzu anlamayın lütfen. Yanlış oldu, bu cümlelere illa ki bir anlam çıkarmak için yaklaşmayın lütfen. Elzem değil okumak bunları, size pratikte katacağı şey de, muhtemelen hiçbir şey. Bu nedenle, bırakın rüzgâr geçip gitsin üzerinizden, daha şiddetlenmiş değilken.

Hiç yorum yok: