17 Temmuz 2009 Cuma

Ma Chère Christine Darbon-Doinel


Başka bir zaman diliminde ve başka bir mekanda olma imkânı sunulsaydı bana, 1960'lardan itibaren Paris'te bir sinefil olmayı tercih ederdim herhalde. Henüz yeni istim almış kalkınma hamleleriyle yeniden yapılanan Fransa'da, birtakım genç yönetmenler Cahiers du Cinéma dergisi ve Cinématheque etrafında toparlanarak yepyeni bir sinema dili oluşturmayı başarmışlardı. İşte bugünlerde o dönemin filmlerini izlemeye yeniden başladım.

François Truffaut'nun Les 400 Coups ile başlattığı Antoine Doinel serisinde en az Jean-Pierre Léaud kadar şık oynadığını düşündüğüm Claude Jade'a işte bugünlerde hayran oldum. Ne yazık ki bu hayranlığım karşılıksız çıkacak, ne de olsa 2006 yılında beyaz perdenin ölümsüzleri arasında yerini almış Mme Jade. Yine de elimizin altında en azından üç Doinel filmindeki, Baisers Volés, Domicile Conjugal ve L'Amour en Fuite, performansı yer alıyor, yaklaşık kırk yıllık sanat hayatındaki sekseni aşkın yapıtı saymıyorum bile.

1 yorum:

Didem Nur Güngören dedi ki...

...que reste est-il de nos amours? que reste est-il de ces beaux jours? une photo, vielle photo de ma jeunesse...

...que reste-t-il des billets doux? des mois d' avril, des rendez-vous?
un souvenir qui me poursuit sans cesse...
bonheur fané... cheveux au vent...
baisers volés... rêves mouvants...
que reste-t-il de tout cela?
dites-le-moi...

charles trenet de müzisyen olarak bu havalara katkıda bulunarak...

aslında şunu demek istemişsin gibi geldi bana: "louis garrel olmak istiyorum!":)